Gayrı Resmi Yakın Tarih(Mustafa Akyol)


http://www.youtube.com/watch?v=QZHuaiJeOWo
Türkiye de demokrasi nasıl işler ve kime hizmet eder?

Laiklik bir bireyi korumaya yönelik mi işlenmeli yoksa bir kesime hitaben mi oluşturulmuş bir olgu?

Kemalizm bugünün Türkiye’sine yön vermede ne kadar etkili?Ya da modası geçmiş bir ideolojiden başka bir şey değil mi?

Kurulan tek partili rejim bugüne kadar ağır aksak gelen Türkiye’nin önüne ne gibi engeller çıkarmıştır?

Türkiye’nin demokrasi sorunu mu vardır yoksa demokratikleşme sorunu mu?Türkiye nasıl oluyor da Osmanlıdan beri kardeşçe yaşadığı Kürt insanlarla arasındaki bağı bir anda kaybediyor?

Neden insanlarımız her gün gazete ve dergilerde korku politikası güden köşe yazarları ve gazeteciler tarafından şekillendiriliyor?

Hangi Türkler daha modern insanlardı? İslamiyetten önceki Türkler mi sonraki Türkler mi?

Yada Türkler İslamı kabul etmekle bir karanlığa mı gömüldü?Yoksa bugüne kadar gelmiş olan bütün toplulukları aydınlatan bir medeniyet mi kurdular?

Neden Türkiye de demokratikleşme adına,şeffaflaşma adına atılan her adım sekteye uğratılıyor?

Bugün en Dincisinden en Kemalistine kadar bütün Türkiye insanı neden birbirlerini anlamakta sıkıntı yaşıyor?

Dostlar Mustafa Akyol’un Gayri Resmi Yakın Tarihine Hoşgeldiniz…

Yukarıda sorulan tüm soruların aslında cevapları zaten kendi içerlerinde saklı.Bu sorular yakın zamanda insanımızın soramadığı,sorduğunda ise fişlendiği ve bir takım eziyetlere maruz bırakıldığı sorular.Ve mutlaka irdelenmesi,Türkiye’nin de yararına olacak sorular.

Dedik ya Türkiye de bir demokrasi sorunu mu var yoksa demokratikleşme sorunu mu diye.Cevap gayet basit,Türkiye’nin 80 yıldır tek partili rejimden bu yana bir demokratikleşme sorunu olduğu ortadadır.Bunu şu anki Kürt sorunu üzerinden anlatacak olursak.

Bilad-ı Ekrad Osmanlı da Kürt vatandaşların yaşadığı beldeler bu adla anılırdı ve buralarda Osmanlı tarafında kurulan bir otonomi söz konusuydu.Diğer tüm sosyal demografik araştırmaların gösterdiği gibi Kürt vatandaşlar Osmanlı devletine olan bağlılıklarını Din-i Celil-i İslam’la sağlamışlar ve Osmanlı devletinin tüm sıkıntılı zamanlarında onun yanında olmuşlardır.Kurtuluş savaşında balkan savaşlarında ve 1. dünya savaşında.Şimdi şöyle bir düşünce genel olarak kamuoyuna hakim olabilir.
”Kürtler bize Osmanlı dan önce de ihanet etmişlerdir,cumhuriyet tarihinde de ihanet etmişlerdir.”
Bunun gerçeklerden uzak olduğunu bakın Mustafa Akyol bakın nasıl anlatıyor.
Öncelikle evet,Kürt vatandaşlar Osmanlı Devlet’i zamanında isyan ve ayaklanma çıkarmışlardır fakat bu Osmanlı Devleti’nin Tanzimat fermanından sonra kaybolan merkezi yönetimi kuvvetlendirmek adına yaptığı uygulamaların çeşitli Aşiret liderleri tarafından istenmemesinden kaynaklanmaktadır.Araştırma yüceliğine sahip herkes bunda hemfikir.Öte yandan Cumhuriyet sonrası Türkiye’sinde ise çıkan isyanların ana nedeni ingilizler nedeniyle kışkırtılan Kürtler değil Jakobence politikalar nedeniyle küstürülen Kürtlerdir .Bunun içerisinde Dersim katliamından asimilasyon politikalarına ve Şeyh sait in idamına kadar her türlü uygulama mevcuttur.

Şeyh sait demişken ondan da bahsetmeden olmaz bu noktada.Şeyh Sait isyanı yine bize anlatılan klasik ;İngiliz ajanıydı masalından ziyade ülkesine küstürülen bir Din adamıydı gerçeğine dayanır.
Neden küstürüldü?
Çünkü halifelik kaldırıldı ve laiklik gereği tekke zaviye ve türbeler kapatıldı.İşte gerçek neden budur ve ilk laik devlet olan ABD de bile laiklik bütün dini yapılara eşit mesafede durmayı gerektirirken bu Türkiye de birtakım Jakobenlerce insanların beyninden ve ruhlarından dini kazımak olarak algılandığı içindir.

Peki işte sorgulanması gereken bir konu daha:Kemalizm.

Konumuz hala demokratikleşme sorunu olduğu için bu mihraptan devam edecek olursak Kemalizmin bu konudaki rolü yadsınamayacak kadar büyük.En başta Türkiye kurulurken Osmanlıdan çıkarılan bir milli güç Kurtuluş savaşına hazırlanması için Kemalizm tarafından İslam adı altında birleştirildi ve yıllarca savaşlar savaştırıldı.Aslında savaştırıldı demek çokta doğru değil,çünkü Osmanlı altında yaşayan insanlar ona İslam ve Hilafet bağıyla bağlıydılar hem de yürekten.Bu zaten olaylara tarafsız bakan herkes tarafından kabul gören bir olgu.Bu durumda ülkeyi kıskaçtan kurtarmak için milli güç oluşturulmuştur fakat sonrasında gelen tek partili sistem ile Türk milliyetçiliği yapılmış ve Kürt insanlara asimilasyon programları uygulanmıştır.İşte Kemalizmin iki yüzlülüğü buradadır.

Evet,
İşte Musatafa Akyol’un yazımı benim anladığım kadarıyla anlatmaya çalıştığım Türkiye’nin yakın tarihinin özeti böyle.2oo sayfalık bir kitap ve içerisinde hemen hemen bütün güncel olayların ne kadar çarpıtıldığına dair delilli aktarımlar var.

Zamanında bir yazımda insanlarımızın araştırmaya tenezzül etmeden yargı yoluna gittiğine dair bir yazı yazmıştım ve Mustafa Akyol bu kitabında işte tam da değinmek istediği nokta bu.

İnsanların birbirlerini anlayabilmesi.

Muhafazakarın liberali veya kemalisti anlayabilmesi,

Ak partilinin CHP’liyi anlayabilmesi,

Milliyetçinin Kürt kardeşini anlayabilmesi,

VE
İnsanlarımızın kendi tarihlerini anlayabilmesi.

Okunacak çok şey var,sağlıcakla kalın dostlar….