The King’s Speech Filmini izlediğimde oscarla ödüllendirilmiş bir filmde ilk kez fizyoterapistle karşılaşmam beni oldukça şaşrtmıştı. Filmde kekeme kral fizyoterapisle çalıştıktan sonra sorunundan kısmen kurtuluyordu ve bu beni de sevindirdi.Çünkü dediğim gibi Önemli bir insanın arkasında fizyoterapist olmak ve ona yol göstermek gerçekten çok değerli.
Film de tüm doktorların kullandığı klasik bir yöntem var ve bu yöntem okuduğum kitaplara göre Roma ya kadar dayanıyor. Roma da hitabet ustası Pretor olan Çiçero aslında küçük bir çocukken kekemeymiş ve bu sorununu ağzına doldurduğu çakıl taneleriyle konuşmaya çalışarak aşmış.Fakat bu yöntemin halen kullanıldığına dair böyle bir uygulama yok. Ama daha ayrıntılı bilgi için Ferda hocama bu konuda mail attım.
Kekemelikte kullanılan tedaviler daha çok ödüllendirme üzerine kurulu. Mesela ses çıkarması istenen otizmli bir çocuğun sesi çıkardığında sevdiği bir şeyle ödüllendirilmesi gibi. Ama terapi programlarında ise(normal çocuklarda) nefes egz.,hece egz.,okuma terapileri Gibi yöntemler uygulanabiliyor. 45-60 gün arasında programları devam ettiriliyor.
Tabi ki bütün hastalıklarda olduğu gibi ailenin bu konuda bilinçli olması önem arz ediyor. Kekeme aslında bir hastalık değil bir yanlış konuşma alışkanlığıdır ve %100 tedavisi mümkündür. Aileler bunu çoğu zaman çocukça konuşmaya vurabiliyorlar ama kalıcı olması halinde çözüm zorlaşıyor.
Tarihte kekemelik üzerine bakarsak bir çok farazi tedavi yöntemleri uygulanmış ve sonuç alınmış. Ama işi şarlatalığa dökenlerde var.
detaylı bilgi için bkz. http://www.alfapsikoloji.com ve http://www.uzmantv.com
Not: Bu konuda aslında yapılması gereken en önemli şey kişinin son ana kadar pes etmemesi tarihte kekeme olan insanlar ağızlarında çakıl denize karşı ve ya bir balkondan konuşarak çalışmışlar egzersiz yapmışlar ve hitabette ustalaşmışlar. Hangi yöntem olursa olsun pes ettikten ben konuşamam dedikten sonra hiçbir işe yaramaz
Detaylı bilgi için ÇİÇERO’S LİFE
Ferda Hocadan not:
Konuşma bozuklukları kabaca yapısal ( örnek:yarı damak), nörolojik (örnek: serebral palzi veya hemipleji gibi 1. motor nöron bozukluklarında olan) ve davranışsal (örnek: kekemelik) olarak sınıflanabilir. Yapısal bozukluklarda solunum ve konuşma ile ilgili kasları kuvvetlendirmek; nörolojik olanlarda algısal yönden ve konuşma ile ilgili ağız içi kasları uyarma, solunum kontrolu ve normal paternlerde kasılıp gevşemelerini sağlama ve kekemelikte belli bir ritimde konuşmaya yönelik yaklaşımlar konuşma terapisinin yöntemleri içinde bulunabilir.
Bilye ve taş ağız içi kasaları uyarma ve kontrolunu geliştirme amacı ile önerilmiş olabilir. Benim bilgim içinde bu amaçla özel cisim, süngerler ve terapist elini kullanabilir, fakat taş ve bilye kullanımına ben rastlamadım. Burada dikkat edilmesi gereken konu bence öncelikle güvenlik olabilir. Bu cisimlerin yutulması ya da solunum yollarına kaçması ciddi problemlere yol açabilir. Bunun dışında her zaman konuştuğumuz gibi hastamızın programında amacımızı belirler gereç ve gerekenleri iyi şekilde ortaya koyarsak tedavi yöntemlerine rahatlıkla karar verebiliriz. Bir de önemli olan konu: HASTAYA ZARAR VERME seçtiğimiz yöntem bu maddeyi de geçiyorsa rahatlıkla uygulanabilir.
Artık ilerde bu tür bir vakan olursa uygulayıp uygulamayı hastanın durumunu dikkate alarak en iyi sen karar verebilirsin.
Kekemelikte ne uygulanır: Metronomla ritim tutularak okuma veya konuşma (ritim tedavisi);
bilgisayardan yararlanır. Uzattığı kelime süresi ekranda görülebilir ve kişi erkanda görünen görüntüyü azaltmayı hedefler, ne kadar kısa sürede kelimeyi söylerse ekrandaki görüntünün küçülmesi sağlanır (biofeedback uygulamasına örnek)
ya da diline küçük bir elektrot konur ve kekelediği yerde düşük frekanslı akım verilir bu zararlı olmayan fakat kişiye rahatsızlık veren bir durumdur. Kişi konuşurken bu durumla karşılaşmamak için kekelediği kelimeyi uztmamaya çalışır (şartlı reflekse örnek)